Prof. Dr. Ertuğrul YAMAN
Türk dili, tarihî dönemler itibariyle, çok geniş sahalara yayılmış bir dildir. Bu yayılma, son derece doğal yol ve yöntemlerle gerçekleşmiştir. Türkler nereye gitmişlerse, tabiî olarak dillerini de oraya götürmüşler ve şartlara göre, dillerine yaygınlık kazandırmışlardır. Türk dilinin bu yüksek gücü dikkate alınarak yapılacak iş, Türk dilinin birliği konusunda daha stratejik düşünerek bu yolda yeni plan ve politikalar üretmektir. Bu amaçla, Türk kültürünün öngördüğü değer ve davranışları esas almak kaydıyla Modern Dünya’nın metotlarıyla bir dil politikası üretmek ve yeni bir dil planlaması yapmak zorunluluğu vardır. Aynı kökten çıkmış olmalarına rağmen, az çok farklılaşan Türk dilinin kollarını korumak, geliştirmek, öğrenmek ve öğretmek hepimizin ana görevidir. Bir yandan bu kolları koruyup geliştirirken diğer yandan bütün Türk soylu toplulukların ortaklaşa yazı ve ilerleyen süreçte konuşma dili olarak kullanabileceği ortak bir dile hizmet edecek çalışmalar yapmak gerçek bir ihtiyaçtır. Nitekim, küreselleşen ve tektipleştirilen dünyada sadece kendi ülkesiyle ve küçük ölçekte kalan Türk yazı dilleri, zaman içinde eriyip kaybolma; yani, ölü dil olma tehlikesi ile karşı karşıya kalabilirler.